Karşı cephede olanlara bir bakın, toz ile duman, sap ile samandan daha ötesi yalan ile daha çok yalan, başarısızlık ile daha çok başarısızlık, hezimetle daha büyük hezimet artık birbirine karışmış durumda. Normal koşullarda saçmalık diyebileceğimiz bu şey, artık gerçeğin kendisi. Pardon karşı cephenin gerçeğinin kendisi. İnsanlar bunlara olanlara, söylenenlere bakıyor ve şaşırmıyor bile; evet, diyorlar bunlar yaşanıyor, bunlar gerçek. Pardon, yönetenlerin gerçeği.
Şu Tabipler Birliği ve hatta şu Sağlık Emekçileri Sendikası'na ne demeli? Yok bilmem kaç üyeleri, kaç doktor, kaç hemşire, kaç sağlık emekçisi koronadan ölmüş. Ne var yani ne olmuş!
Birkaç gün önce bir TC “mahkemesi”, bir kadını taciz etmekten dolayı 25 yıl ceza alan bir “kişi” için “unutulma hakkından” yararlanma kararı verdi!
Bugün zorla ve yalanlarla milyonlarca insan adeta bir distopyanın içinde yaşamak zorunda bırakılıyor. Öyle ki dünkü kardeşler, dünkü can ciğer dostlar, dünkü “stratejik ortaklar”; bugün birden hain kalleş ve stratejik düşman; dünkü can düşmanları, dünkü hasımlar, dünkü stratejik düşman da bugün biricik yegane yeri doldurulamaz dost ve stratejik yol arkadaşı ilan ediliyor. Adeta saat başı yer değiştiriyor dostla düşman; ya da yer değiştirtiliyor.
Önce etek boyuna laf edeceğim, sonra belki de makyajına, sonra ne bileyim ayakkabına, bir önemi var mı? Nasıl olsa bir neden yaratacak ve seni öldüreceğim! Çünkü ben bir erkeğim ve çünkü sen bir kadınsın.