Gençlik; geleceksizlik, işsizlik, barınamama, niteliksiz ve gerici eğitim gibi sorunlarla kapitalizm tarafından bir kıskaca alınmış durumda ve maalesef bazı genç arkadaşlarımız bu sorunlara dayanamayarak intihar ediyor. Enes, Sibel, Resul, Elif.. ve daha tanıyamadığımız onlarca genç arkadaşımız bu düzen tarafından katlediliyor.
Birçok genç arkadaşımızın tek çözüm yolunu intiharda buluşu, kapitalist sistemin doğurduğu sorunlara karşı bir çözüm yolu bulamamaktan, bir çıkışsızlık halinden kaynaklanıyor. Gençlik; işsizlik, geleceksizlik, niteliksiz gerici eğitim sistemi içerisinde boğulurken aynı zamanda faşizm tarafından uygulanan pek çok baskılarla da bu çıkışsızlık durumu derinleşiyor. Birçok arkadaşımız, bizlere bu yaşamı dayatan düzenden kurtulmak yerine, doğrudan yaşamdan vazgeçerek intihar etmeyi çözüm yolu olarak görüyor.
Gençliğin içinde bulunduğu bu cendere ortamını dağıtmanın ve bu düzeni değiştirmenin yolu ortak sorunlarımıza karşı, çözümü örgütlü ve birleşik bir mücadele hattı ile örgütlememiz gerektiği bilinci ile devrimci gençlik saflarında kapitalizme ve emperyalizme karşı mücadele etmektir.
Tarikat yurtlarında öğrenciler üzerinde uygulanan baskıların en canlı örneği, sıra arkadaşımız Enes Kara oldu. Kaldığı tarikat yurdunda kendisine uygulanan baskılar üzerine bunun bir çözümünü bulamayan arkadaşımız, bu baskılara dayanamayarak intihar etti. Tarikat yurtlarında kalan arkadaşlarımızın hemen hemen hepsi, işçi ailelerinin çocuklarıdır. Özel yurt ve ev tutma gibi imkanlara, kıt kanaat koşullarda geçinen ailesinin ve kendisinin maddi durumu el vermeyen sıra arkadaşlarımız, bu arkadaşlarımız, KYK yurdu çıkmadığı zaman, tarikat yurtlarında kalmaya zorlanıyorlar.
Tarikat yurtlarında kalan öğrenciler, dini eğitim ve sosyal eğitim adında iki farklı biçimde dini eğitim alıyorlar. Bu eğitimlere katılmak yurtlarda kalan öğrencilere zorunlu kılınıyor. Öğrenciler burada dinci gericiliğin etkisi altında sindirilmeye çalışılıyor. Tarikat yurtlarına değinirken, din konusuna ayrıca değinmek gerekebilir, fakat bu başka bir yazının konusu oluğundan, bu yazımızda değinmeyeceğiz.
Birkaç yıl içinde, Türkiye ve Kürdistan'ın hemen hemen her yerinde bulunan bu tarikat yurtlarında birçok intihar vakası ve bir öğrencinin de güvenlik tarafından öldürülmesi olayları yaşandı. Bunların sadece kamuoyuna yansıyanlar olduğunu da belirtelim. Tarikat yurtlarının bilançosunun daha ağır olduğunu biliyoruz. Birkaç yıl önce bir tarikat yurdunda çıkan yangında onlarca öğrenci yanarak can vermişti. Yine bir başka tarikat yurdunda 50’den fazla çocuğun tacize ve tecavüze uğraması da ortaya çıkan tarikat yurdu facialarına örnektir. İşte tekelci kapitalizm ve onun temsilcisi dinci-faşist iktidar eliyle açıkça desteklenen ve hayır kurumu gibi gösterilen tarikat yurtlarının gerçek yüzü bu şekilde.
Öğrenci gençliğin barınma sorununa çözüm olarak, üç farklı yurt biçimi gösteriliyor. Önümüzde bir diğer seçenek de özel yurtlar. Bu seçeneklerin hiçbiri öğrencilerin barınma sorununu çözmek için yapılmadı. Tam tersine kapitalizm tarafından bir avuç sermayedarın daha fazla kar etmesini sağlamak amacıyla varlar. Ayrıca şunu da belirtmek gerekir ki, bu yurtlarda kalma koşulları olmayan birçok arkadaşımız, niteliksiz barınma koşullarından dolayı okulu bırakmak zorunda kalıyor. Yani aslında barınma sorunumuzu çözmek için hiçbir şey yapmıyorlar. Özel yurtlar; niteliksiz barınma koşulları ve fahiş fiyatları sebebiyle en az tercih edilen yurt seçeneklerindendir.
KYK yurtlarında da öğrenciler pek çok baskıyla karşı karşıya. Bu baskılar sebebiyle KYK yurtlarında kalan hemen hemen bütün öğrenciler, kendilerini yaşadıkları bu yurtlara ait hissedemiyor. Kandil ve dini bayramlar gibi dini önemi olan günlerde ve sözde milli önemi olan günlerde yapılan gerici etkinliklere katılım sağlanması için yurt idaresi tarafından öğrencilere baskı uygulanıyor. Kadın yurtlarında baskıların boyutu çok daha fazla. Yurt içerisindeki giyimlerinden tavırlarına ve konuşmalarına kadar her şeylerine karışılmakta ve baskı uygulanmaktadır. LGBTİ+ öğrenciler için durum daha da beter bir halde. Hem yurttaki diğer gerici öğrenciler tarafından hem de yurt idaresi tarafından sürekli baskıyla karşı karşıya kalıyorlar. Bu baskıların boyutu ise yurttan atmaya kadar gidiyor. Cinsiyeti, cinsel yönelimi, dini inanışı sebebiyle ve daha pek çok farklı nedenlerden dolayı baskı altında olan bütün öğrenciler bu yurtları karşımıza bir seçenek olarak sunan bu sisteme karşı örgütlü bir şekilde mücadele etmelidir. Etmeliyiz. Etmek zorundayız!
Bizleri intihara sürükleyen, çıkışsız bırakan tüm bu sorunlardan kurtaracak olan kendi örgütlü gücümüzdür. Yurtlarımızda oda oda, blok blok, okullarda ve kampüslerde amfi, sınıf demeden örgütlenmeli ve bizlere dayatılan tüm bu sorunların çözümünü sağlayacak olan kendi örgütlü gücümüze güvenmeliyiz.
Tüm genç yoldaşlara çağrımızdır;
Kendi komitelerimizi, konseylerimizi ve dayanışma ağlarımızı örgütleyelim. Tüm bu sorunlara karşı kendi gerçek çözümlerimizi getirelim. Bizlere çıkışsızlığı dayatan bu düzene karşı gençliğin kendi militan enerjik mücadelesiyle yanıt verelim. Yaşadığımız tüm sorunlara karşı örgütlenelim ve bu sorunları yaratan kapitalizmi yerle bir edelim.
İktidarın uyguladığı tüm bu baskılar ve saldırılar öğrenci gençliği yıldırmayacak!
Ya Her gün Birimiz Öleceğiz Ya Da Yeni Bir Dünya Kuracağız!
“Cinsiyeti, cinsel yönelimi, dini inanışı sebebiyle ve daha pek çok farklı nedenlerden dolayı baskı altında olan bütün öğrenciler bu yurtları karşımıza bir seçenek olarak sunan bu sisteme karşı örgütlü bir şekilde mücadele etmelidir. Etmeliyiz. Etmek zorundayız!”
“Tüm genç arkadaşlarımıza çağrımızdır yaşadığımız tüm sorunlara karşı orgutlenelim ve bu sorunlara yaratan kapitalizmi yerle bir edelim.”
* Z.K.Genç Yoldaş dergisinin yayınlanacak olan 3. sayısında yayınlanacaktır.