Şaşırmadık. RTE ve Kılıçdaroğlu, memleketin en yakıcı sonu üzerinden, aynı söylemde buluştular. Her ikisi de halka “sabır” telkin ediyor. Birisi “sabredin, biz hallederiz” diyor diğeri “seçim var on üç ay sonra, sabredin” diyor. Açlığa karşı sabır! Tekelci sermayenin sözcüleri tarihi hatalarını elbirliğiyle işliyorlar.
Dünyanın dört bir köşesinde insanlar büyük acılarla boğuşuyorlar. Savaş, açlık, işsizlik, hayat pahalılığı, yıkım... İnsanoğluna acı çektirebilecek ne varsa, akla ne gelirse şimdi hepsi, üstelik bir arada yaşanıyor.
Gerici-faşist muhalefetin ve peşlerine takılan parlamenter solcuların, olası bir seçimde sandıkların güvenliğini sağlayabileceğine inanıyor musunuz? Cevabınız evetse, azınlıktasınız demektir. Çünkü %72 gibi ezici bir çoğunluk tam tersini düşünüyor. Hala fikriniz değişmiyorsa, Babacan’a sorun, anlatsın. Yakın zaman önce, AKP’nin birçok seçimi hileyle kazandığını, içeriden birisi olarak itiraf etmişti.
Kaçtı mı, istifa mı etti, kovuldu mu? Bir türlü anlaşılamayan Anatoli Çubays'ın, ya da tam adıyla söylersek, Anatoli Borisoviç Çubays'ın, Rusya'yı aniden terk etmesi gözleri bir anda Rusya'nın kalbine, Kremlin'e çevirdi. Neler oluyordu? Çünkü, sıradan biri değil, Putin'in bir özel temsilcisi sözü edilen.
ABD dahil, emperyalist efendiler, Rusya’nın sadece Donbass’la sınırlı bir harekata girişeceğini sanıyorlardı, ama Putin neo-nazilerin çekip çevirdiği kukla Kiev yönetimini doğrudan yıkmaya, fiilen NATO gücü haline gelmiş orduyu parçalamaya girişti.